İçeriğe geç
Anasayfa » Bozukluklar » Ergenlik Dönemi Bağımlılık

Ergenlik Dönemi Bağımlılık

Ergenlik dönemi, bağımlılıkların başladığı veya arttığı bir dönem olabilir. Gençler, kimlik arayışı, arkadaş gruplarına uyum sağlama isteği ve risk alma eğilimi gibi faktörler nedeniyle bağımlılıklara daha yatkın olabilirler. Ergenlik döneminde karşılaşılabilecek bazı bağımlılıklar ve bunlarla mücadele yöntemleri şunlar olabilir:

Ergenlik Döneminde Sık Görülen Bağımlılıklar

  1. Madde Kullanımı ve Bağımlılığı: Alkol, sigara ve uyuşturucu gibi maddelerle deneme ve kullanım sıkça görülebilir. Bu maddeler bağımlılığa yol açabilir. Bu tür bağımlılıkların önlenmesi ve mücadelesi için erken eğitim, açık iletişim, riskleri anlatan bilgilendirme kampanyaları ve aile desteği önemlidir.
  2. Teknoloji Bağımlılığı: Akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve diğer teknolojik cihazlarla aşırı zaman geçirme ve bu cihazlara bağımlılık geliştirme eğilimi yaygındır. Bu bağımlılığa karşı düzenli ekran süreleri belirleme, fiziksel aktiviteyi artırma, aile içi aktiviteleri teşvik etme gibi stratejiler faydalı olabilir.
  3. Oyun Bağımlılığı: Video oyunlarına aşırı düşkünlük ve bu oyunlara gereğinden fazla zaman ayırma şeklinde görülebilir. Bu tür bağımlılıkların kontrol edilmesi için oyun sürelerini sınırlama, çeşitli hobi ve etkinliklere yönlendirme ve dengeyi koruma önemlidir.
  4. Sosyal Medya Bağımlılığı: Sosyal medya platformlarında sürekli vakit geçirme ve bu platformlara bağımlılık geliştirme eğilimi yaygındır. Sosyal medya kullanımını bilinçli ve sınırlı tutma, sanal dünyayla gerçek dünya arasında denge sağlama önemlidir.
  5. Beslenme Bozuklukları: Ergenler arasında yeme bozuklukları (anoreksiya, bulimiya) görülebilir. Bu tür sorunlarla mücadele için sağlıklı beslenme alışkanlıkları, beden pozitifliği ve psikolojik destek önemlidir.
  6. Alışveriş Bağımlılığı: Dürtüsel bir şekilde alışveriş yapma ve bu alışverişlere bağımlılık geliştirme riski vardır. Maddi sorumlulukları gözetme, gereksiz harcamaları sınırlama ve kendine hedefler belirleme önemlidir.

Bağımlılıklarla mücadelede erken teşhis, açık iletişim, bilinçlendirme, profesyonel yardım ve destek sistemleri büyük önem taşır. Eğer bir ergen veya yakınınız bağımlılık belirtileri gösteriyorsa, bir sağlık profesyoneli ile görüşmek ve gerekli önlemleri almak önemlidir.

Bağımlılık türleri:

  • Tütün Bağımlılığı,
  • Alkol Bağımlılığı,
  • Madde Bağımlılığı,
  • Teknoloji Bağımlılığı,
  • Kumar Bağımlılığıdır.

Dünya Sağlık Örgütünün Uluslararası Hastalıkların Sınıflandırılması El Kitabı’nın ON birinci revizyonunda madde kullanımına ve bağımlılık davranışlarına bağlı bozukluklar, ağırlıklı olarak psikoaktif maddelerin kullanımı veya belirli tekrarlayan ödüllendirici veya pekiştirici davranışların bir bir sonucu olarak gelişen zihinsel veya davranışsal bozukluklar olarak tanımlanır.

DSM 5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kİtabında (2013) yer alan bağımlılık kriterleri şunlardır:
Tasarladığından daha uzun süreli kullanım
Geçmişte başarısız bırakma girişimleri
Zamanının çoğunu madde bulmak ve kullanmak için ayırma
Olumsuz etkilerine ve zarar görmesine rağmen kullanmaya devam etme
Madde kullanım isteği
Tolerans
Yoksunluk

Bağımlılık Nasıl Oluşur?

Bağımlılığın davranışsal, biyolojik, sosyal ve genetik nedenleri vardır ama hiçbir neden bağımlılığı tek başına açıklayamaz. Madde kullanımının bağımlılığa dönüşmesinde çok fazla etken olmasına rağmen temeli biyolojik süreçtir. Bireyin ruhsal özellikleri, genetik yatkınlıkları, maddeye ulaşılabilirlik, çevresel faktörler, aile ve çevre yapısı, toplumsal ve kültürel özellikler kişilerin madde kullanmaya başlamasına ve bağımlılığa dönüşmesinde rol oynar.
Bağımlılığa giden yolda kişiler çeşitli aşamalardan geçerler:

Deneme
Sosyal Kullanım
Kötüye Kullanım
Bağımlılık

Kişi maddeye karşı başlangıçta merakından denemek ister ve kullanır. Devamında madde kullanımını denetleyebileceğini, istediği zaman kullanıp, istediği zaman bırakabileceğini düşünür. Ancak belli bir zamandan sonra kontrolünden çıkarak tahmin ettiğinden fazla kullanmaya başlar. Tekrar kontrolünü sağlamak için çabalasa da olumlu sonuçlar alamaz. Kullanılan madde temini, madde kullanımına ayrılan süre, maddenin etkisinden kurtulmak için uzun zaman harcanması günlük işlerin aksatılması, ailenin ihmal edilmesi sonucunda çatışma ve tartışma ortamı oluşur.
Bağımlılık gelişmesinde maddenin türü, maddenin saflığı, kullanan kişinin ruhsal ve fiziksel yapısına göre farklılık gösterebilir.
Bağımlılığın başlamasıyla kısır bir döngü oluşur ve hastalığın tedavi edilmesi gereklidir.

Bağımlılığın Biyolojik Yönü Nedir?

Normalde sinema, yemek yeme gibi bize zevk veren uyaranlar beynin ödül merkezinde dopamin salgılanmasına neden olur. madde kullanımında beynin ödül merkezinde yüksek miktarda dopamin salgılanır ve bu dopamin kişinin haz almasına neden olur.

Bağımlılığın Psikolojik Yönü Nedir?
Bireyin yaşamında meydana gelen problemler ya da psikopatolojik durum onu madde, alkol, kumar, internet gibi bağımlılıkların oluşmasına uygun hale getirebiliyor. örneğin: travma sonrası stres bozukluğu olan birey maddeye, alkole başvurarak durumun üstesinden gelebileceğini umuyor.

Bağımlılığın Sosyal Yönü Nedir?
Bireyin sosyal yaşantısındaki rolü, aldığı destek, saygınlık kendisini ve çevresini nasıl algıladığı bağımlılıkla ilgilidir. örneğin; sosyal destek alamayan, aile içinde tutum ve davranışların olumsuz olması bireyde bağımlılık riski oluşturabilir.

Bağımlılığın Kültürel Yönü Nedir?
Bir toplumun ya da topluluğun belli bir madde veya alkolü normal karşılayıp karşılamama durumu bağımlılık geliştirebilir.

Bağımlı olan kişiye nasıl davranılmalıdır?
Soğukkanlı olunmalıdır : aileler öfke, suçluluk ya da utanç gibi duygularını ve davranışlarını yansıtmadan soğukkanlı olmalıdırlar.
Net kurallar belirlenmeli ve uygulanmalıdır: Aile içinde sürekli tartışmak yerine net kurallar oluşturulup, kurallara uyulmadığında önceden belirlenmiş olan yaptırımlar uygulanmalıdır.
Sonuçları gizlemeyin: Elalem ne der? diye düşünüp olayların sonuçları gizlenirse kişi madde kullanımıyla ilgili olan sorunları yaşamazsa asla bırakmak istemez ama sonuçlar çevreye yansırsa bırakma ihtiyacı hissedecektir.
Onu anlamaya çalışılmalı ve hissettirmeli,
Suçluluk yaratacak cümlelerden uzak durun: bireye suçlu hissettirmek, bağımlılık döngüsüne iter.
Öğüt verici konuşmalardan kaçının: Öğüt vermek onu anladığınızı hissettirmez.
İyi bir dinleyici olunmalı: alkol madde kullanım sebeplerini bulmasında ve çözmesinde yanında olmalısınız. Onu dinlemelisiniz.

Bağımlılık Tedavisi:
Erken tanı ve müdahale önemlidir. bağımlılık gerçekleştikten sonra kişi tıbbi destek almak zorundadır. Sadece tıbbi destek değil; sosyal rehabilitasyonla alakalı psikolojik destek almalıdır. Madde bağımlılığı tedavisinde temiz kalmaya çalışmak çok önemlidir. Madde kullanım davranışı yaratacak risklerden hayatının sonuna kadar uzak durmaya çalışmalıdır.
Terapistin görevi hasta ile güven ve destekleyici bir ilişki oluşturmalıdır. yorum ve inanç sistemlerinin yeniden oluşmasında yardımcı olmalıdır. Kişinin kendilerini ve sorunlarını daha net görmeleri sağlamalıdır. Terapist kişinin bağımlılık karşısında baş etme mekanizmalarını keşfetmesine ve işlevsel hale getirmesine destek olmalıdır.

Bağımlı ve ailesi arasındaki ilişkiler:

 Anne-Baba ile ilişkiler:

Aile ilişkileri bireyin toplumsal yaşamının belirlenmesinde öncül bir rolü oynar. Ailenin çocuk yetiştirme tutumları, kişinin bağımlılık davranışını edinmesinde önemli bir etken olarak bulunmuştur. Bu tutumlara örnek olarak aile içinde bireye söz hakkı tanınmaması, tartışmanın ve gerginliğin olduğu ortamlarda büyümek ve aile içindeki ödüllendirmenin az olması gösterilebilir. Anne ve babanın tutumsuz davranışları da bireyin bağımlılık davranışını edinmesinde bir faktördür.

Ailelerin maddelere karşı olan tutumu da bağımlılık davranışının edinilmesinde diğer bir önemli husustur. Mesela anne ve babanın alkol ve çeşitli ilaçları kullanma alışkanlıkları yani sorunlarla karşılaştıklarında sorunları çözmede başa çıkma yolları alkol ve madde kullanımıyla bağlantılı olursa genç birey hayatında sorunlarla karşılaştığında anne ve babasının bu tutumları örnek alabilmektedir.. 

Çocuğun anne ve babasıyla ya da anne ve babanın kendi aralarında tartışmaların, çatışmaların olması madde kullanmaya başlamada önemli faktördür. Bu tartışmalar sürekli gergin bir ortam oluşturduğu için aile arasında ilişki bağları zayıflar ve aile bağlarının kuvvetli olmaması nedeniyle genç bağımlılık yaratacak maddelere yönelebilir. 

Bir diğer etmen ise ailenin anne- babalık yapma biçimleridir. Çocuğun gelişiminde anne ve baba besleyici, destekleyici, denetleyici nitelik göstermelidir. Anne babalık yapma biçiminin niteliğine örnek olarak çocuktan kapasitesine uygun yapabileceği isteklerde bulunulması ve aile disiplin tutumu verilebilir. 

Anne ve babanın ayrı yaşaması veya boşanması aile bütünlüğünü bozar ve ABD‘de yapılan araştırmalara göre eroin bağımlılarının %50’den fazlasının boşanmış ailelerden geldikleri bulunmuştur. Anne-Babanın birlikte yaşamadığı durumlarda da aile ilişkilerinin bozuk olduğu, anne ve babadan bir tanesinin yoğun bakım verdiği diğerinin ise mesafeli ve cezalandırıcı bir tutum da olduğu gözlemlenmiştir. 

Madde kullanımı ile ilgili literatüre bakıldığında ailenin kişinin madde kullanmaya başlaması rolü üzerinde ağırlıklı olarak durulmaktadır ama aile içinde bağımlı bir kişinin varlığının diğer aile üyelerini nasıl etkilediği göz ardı edilmektedir. Aile bireylerinden birinin madde kullanımı tüm aileyi etkilemektedir ve diğer aile üyelerinde de çeşitli olumsuz ruhsal ve sosyal etkiler yarattığı unutulmamalıdır. Aile bireylerinden birinin madde kullanımı aile içinde ciddi sorunlar yaşanmasına neden olur. Evde sürekli olarak madde kullanımıyla ilgili bir tartışma hali olur. Ayrıca bireyin hırsızlık yapması gibi suça yönelik davranışların varlığı da ailenin toplumla ilişkisinin etkilenmesine ve dışlanmasına da neden olur. 

Uyuşturucu madde gibi yasal olmayan bir maddenin kullanımı, toplumun uyuşturucu madde kullanımına karşı olumsuz tutumları nedeniyle bu kişilerin kendilerinin ve ailelerinin sosyal çevrelerinden uzaklaşmasına neden olur.

Ayrıca bağımlı bireyin birçok işlevini yerine getirememesi, madde için para bulma zorunluluğu, yaşamını ailesinin ekonomik desteği ya da yasadışı yollarla sürdürmeye çalışması ve tedaviye yönelik masrafların karşılanması aile içinde ekonomik kayıplara neden olmaktadır. 

Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı aileler birçok psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşayabilmektedirler. 

1. Bağımlı birinin olduğu evde roller nasıldır ?

Bağımlık, bireyin maddeye karşı aşerme duyması, o maddeye ulaşma ile ilgili aşırı zaman kaybetme, maddeye ulaşamadığında onunla ilgili düşüncelerin olduğu ve sosyal yaşantının bozulduğu biyopsikososyal hastalıktır. Bağımlılık kişide duygu, düşünce ve davranış değişikliğine sebep olur. Şeker ve tansiyon hastalığı gibi iyileşmeyen bir hastalıktır ama düzelebilecek yapıda olan

 kronik bir beyin hastalığıdır.  

Bağımlılık hastalığı kişinin aile içinde rolünü etkilediği gibi diğer aile üyelerinin rollerini de etkilemektedir. Bunun için Aile de bazı roller diğer ailenin üyeleri tarafından üstlenilmiştir. Her rol bir üye tarafından alınmıştır ama Ailede birey sayısı az ise o zaman bazı üyeler birkaç rol birden üstlenmiştir. Bağımlı bireyin ailesinde farklı roller vardır, BUNLAR:

Baş yapıcı : Bu kişi genel olarak endişelidir ve bağımlı kişiyi korur. Her tartışmada barışı sağlamak için çalışır.Genellikle bu rolü eşler üstlenir.

Kahraman: Ailede başarılı olan üyedir. Titiz, düzenli ve katı bir yapıdadır. Çok fazla çalışır ve övgüler alan biridir. Genellikle suçluluk hissi duyarlar. Genellikle bu rolü en büyük çocuk üstlenir. 

Şamar Oğlanı: Bu kişi İsyankar bir tutum içindedir. Genellikle dışlanır ve aşağılık duygusu içindedir. Genellikle bu rolü ikinci çocuk üstlenir. 

Yitirilmiş çocuk: Bu kişi Sosyal izolasyon ve yalnızlık yaşamaktadır. Karşılıktan kaçmak istemektedir.   

Maskot: Hareketli ve neşelidir. Korkudan kaçmak amacında olduğu için ailenin maskotu rolünü üstlenmektedir. Ailenin en küçüğüdür. 

2.Bağımlının ailesindeki kurallar: 

Ailede kuralları ipleri elinde tutan kişi belirler. Bağımlının ailesinde kuralları belirleyen bağımlı kişidir. Kural koymada en güçlü kişi, ailenin en işlevsiz üyesi olur. Bu kurallar hiçbir zaman açıkça dile getirilmez. Ancak ailede herkes bunun farkındadır. Ailede bağımlı tarafından belirlenen kurallar şunlardır:

  1. Bağımlının madde kullanmasını ailede yaşanan en önemli olaydır. Ailenin diğer üyeleri bağımlının madde kullandığı zamanlar dışında yaşamlarını planlamak zorundadır. 
  2. Bağımlı suçlanmaz, bağımlı bazı nedenlerden dolayı bağımlı olmuştur ve bu nedenle başka kişiler ya da olaylar suçlanmalıdır. 
  3. Bağımlı maddeyi bırakmaktan korktuğu ve onsuz yaşamını sürdürmeyi göze alamadığı için tüm aile değişime karşı olmak zorundadır. 
  4. Ailedeki bireyler yapıcı olmak zorundadır. Eğer bağımlı maddeyi bırakmayı düşünürse, tüm aile ona yardımcı olmalı ve elinden gelen her şeyi yapmalıdır. Bu nedenle de aile farkında olmadan bağımlının değişmesini engellemektedir. Aile bağımlıyı korumakta, sorumluluklarını almakta, onun için özürler bulmakta ve onun kurallarına uymaktadır. Bunu sevgi ve bağlılık adına yaparlar ama sonuçta bağımlının istediği durum devam etmektedir. 
  5. Ailede kimse ailede neler olup bittiği hakkında birbirleriyle ve başkalarıyla konuşamaz. Bağımlı aile üyelerini korkutarak kendi bağımlılığının derecesini ve aileye olan etkilerinin duyulmasını engeller. 
  6. Aile bireyleri hisleri hakkında konuşamaz ve kimse ne hissettiğini paylaşamaz. Bağımlı bireyin sadece kendisinin acı çektiği görüşü vardır. Başkalarının acılarını kaldıracak durumda değildir. Ailenin diğer üyelerinin duygularının söylemesi bir anlamda yasak durumundadır. Bu nedenle de aile içi iletişim bozulmuştur. 

3. Anne ve babalar neler yaşıyor?

Hiçbir anne-baba çocuğunun bağımlılık oluşturabilecek maddeleri kullanmasını istemez. Madde kullanımı ile birlikte aile zor anlar yaşamaya başlar. Çoğunlukla bu sorunu çevreleriyle paylaşamazlar. Çocuğunun madde kullandığını öğrenen aileler çoğunlukla aynı sorunları yaşamaya başlarlar. 

Ailelerin yaşadığı bazı sorunlar:

  1. Hayal kırıklığı:

Her anne- babanın çocuğunun geleceği hakkında bazı beklenti ve istekleri vardır. Çocuğunun madde kullandığını öğrendiği zaman anne ve baba ilk olarak hayal kırıklığı yaşar. Çocuğun madde kullanması, anne ve babanın hayallerinin yok olmasıdır. Aileye bu durumda hiçbir şeyin bitmediğinin ve değiştirilebilecek bir durum olduğunun hatırlatılması yapılmalıdır. 

  1. Suçluluk:

Anne ve baba çocuğunun madde kullanmaya başlamasından dolayı kendilerini suçlayabilirler. Çocuğun madde kullanmasında kendi hataları olduğunu düşünürler. Bu suçlamaların hiçbiri üretken değildir ve anne-babanın çocuğunun sorununa yaklaşımını olumsuz etkiler. 

  1. İnkar:

Bazı anne ve babalar genellikle çocuklarının madde kullandığını inkar ederler ve kullanmıyormuş gibi davranırlar. Ya da o fazla kullanmıyor ki gibi söylemlerde bulunarak uyuşturucu kullanımını hafife alırlar. Aslında bu noktada anne-baba çocuğunun uyuşturucu kullanmış olduğu gerçeğini  görmek istememektedir. Ama gerçekler acı da olsa kabul edilmelidir ve soruna çözmeye yönelik adımlar atılmalıdır. 

  1. Ümitsizlik :

Birçok anne-baba çocuğunun madde kullanmaya başladığını öğrendiğinde çeşitli yoları deneyerek çocuğuna maddeyi bıraktırmaya çalışırlar ama uygulanan yöntemlerden başarısız sonuçlar alınca ümitsizliğe kapılabilirler. Başarısız sonuçlardan sonra yeniden mücadeleye başlama fikri ebeveynlere zor gelebilir. Ebeveynler yaşadıkları ümitsizlik ve karamsarlık sonrasında çocuğunun takibini bırakırlar. Bir anlamda çocuklarını gözden çıkarmış olurlar ama çocuğa sürekli destek olmaları gerekmektedir. Farklı yöntem ve stratejilerin olduğu unutulmamalıdır ve yılmadan devam etmelidirler. 

  1. Şaşkınlık, ne yapacağını bilememe durumu:

Anne ve babada bir zamandan sonra öyle bir şaşkınlık gelişir ki anne-babanın aklı bir anda durur. Hiçbir şey yapamaz duruma gelirler. Tepkileri, refleksleri yok olmuş gibi davranırlar ama bu durum doğaldır ve geçicidir. Önemli olan bu durumun farkına varmak ve yanlış adımlar atmamaya özen göstermektir.

  1. Öfke:

Çocuğunun madde kullandığını gözen bazı anne ve babalar fazlasıyla öfke hissederler. Bu öfke çocuğa yönelse bile, bazen çocuğun arkadaşlarına, eşine, yakınlarına ve hatta kurumlara bile yönelebilir.  Kimi zaman bu öfke direkt kendine de yönelebilir. Çocuğa karşı öfke halinde olmak üretken bir yol değildir. Öfke sorunu çözmez. 

  1. Utanç:

Genellikle aileler için çocuğun madde kullanması utanç verici bir olaydır. Aileler bu nedenle de bu durumu saklama eğilimi gösterirler. Bazen inkar bile edebilirler. Utanç duygusu giderek öfke duygusuna dönüşebilir. Bu utanç duyma hali sorunun çözümünde işe yaramamaktadır. 

  1. Korku:

Anne ve babaların çocukları hakkında büyük korkuları vardır. Madde kullanmalarından, bir psikopat hale gelmelerine kadar ciddi korkular yaşarlar. Bazen abartı korkuları da olabilir. Korkular ailenin yapması gerekenleri engellediği için çözüm aşamasında bir yararı olmaz. 

  1. Beklenti:

Anne ve babalar gerçekten büyük bir sıkıntı içindedir. Bu nedenle de bu sıkıntının biran önce giderilmesi için yardım aldıkları kişilerden hızlı ve sihirli çözümler beklerler. Bu gerçek dışı beklentinin olumsuz yönü, beklentilerin karşılanmadığında ümitsizlik ve öfke gibi işlevsiz duyguların ortaya çıkmasıdır. 

  1.  Çocuğa ya da gence yönelik bir yaşam sürdürmek:

Sağlıklı bir ailede hiçbir ailenin üyesi ilgi ve dikkat merkezi konumunda değildir. Ama bağımlı aileler de çocuk ya da genç ailenin dikkatinin odağıdır. Çocuk ya da gen. Bu durumda sürekli takip altındadır. Aile sürekli takip eder ve paranoid sayılabilecek senaryolar kurar. 

  1. Bağımlılık olgusunda Anne-babanın yapması gerekenler:

Aile içinde madde kullanan bir bireyin olması aile sistemini bütünüyle olumsuz etkilemektedirler. Bütün aile yaşamını bağımlılık olgusu etrafında şekillendirmek zorunda kalmaktadır. Bağımlılıklardan uzak durmak için ailelere büyük bir görev düşmektedir.

Bu görevleri açıklamak gerekirse:

  • Onun farklı olduğunu kabullenmeniz gerekmektedir. Evdeki diğer çocuklarınızdan farklı davranabilir, farklı tepkiler gösterebilir. Aile çevresinde böyle bir çocuk görmediğinden yakınır. Onun zaten farklı bir çocuk olduğu için madde kullanmaya başladığı unutulmamalıdır.
  • Anne ve baba madde kullanan bir çocukları olduğunda  duygularını kontrol etmek zorundadır. Hata aramak yerine, sorunun çocuklarıyla aralarındaki ilişkide olduğunu kabullenmelidirler. 
  • Anne ve baba Ümitsizliğe kapılmak yerine bu durumu çözmek için işlevsel yollar aramalıdır. 
  • Anne ve baba çocuğuna sınırlar koyabilmelidir. Bu çocuklara aileler sınır koymakta zorlanmaktadır. Aile yeni yöntemler deneyerek, çocuğun kurallara uymasını sağlamalıdır. Bu kuralların baskı şekilde uygulanmasını sağlamaktan çok ortak bir yol geliştirmeye çalışılmalıdır. Bunun için gerektiğinde profesyonellerden destek alınmalıdır. 
  • Çocuğun kendi sorumluluğunu alması sağlanmalıdır. Madde bağımlısı olanlarda sorumluluk alma ve sorumluluklarını yerine getirme becerisi düşüktür. Bu durumda sorumluluklar başkasına yüklenmeye çalışılır. Böylece tüm sorumlulukları başkası yerine getirir ve madde bağımlısı yaşamının sorumluluğunu almaz, madde kullanmaya devam eder. Kendi bedenlerinin sorumluluğunu da almadıkları için madde kullanımı kendine ne kadar zarar verirse versin madde kullanmaya devam ederler.  
  • Aileler beklentilerini düşürmelidir. Anne ve babanın ilk olarak amacı çocuğun zarar görmesinİ azaltmak olmalıdır. Çocuğunun bambaşka biri olmasını istemek bir hedef olamaz. Bunun içinde de ilk olarak onun farklı olduğu kabul edilmelidir. 
  • Anne ve baba bağımlılık olgusuyla başa çıkabilmek için yeni beceriler kazanmak zorundadır. Mesela çabuk öfkelenen bir yapıları varsa, öfkesini kontrol etmeyi öğrenmelidir. Çatışmaları yönetme konusunda da kendilerini geliştirmelidir. Bu durumda da gerektiğinde profesyonellerden destek almalıdırlar. 
  • Anne ve babaların uyguladıkları yöntemler başarısız olduğunda bunu kabullenmeli ve yeni stratejiler geliştirmelidir. Başarısız olan yöntemleri sürekli denemek sadece vakit kaybıdır. Bu yöntemler bir kenara bırakılmalı ve farklı yöntemlere başvurulmalıdır. 
  • Anne ve babalar ergenliğinde verdiği o isyankar yapıyı ve uyuşmazlığı yönetebilmelidir. Anne ve baba değişmeye başladıkça, ergen de değişmeye başlayacaktır. 
  • Anne ve baba çocuğuyla arasındaki iletişimin kapasitesini arttırmalıdır. Yapılan araştırmalarda ebeveynler çocuklarının madde kullandığını çok sonradan farketmektedir. Bu durum anne ve babanın çocuğuyla arasındaki iletişimin düşük olduğunu göstermektedir. İyi bir iletişim için iyi bir dinleyici olmamız gerekir.  Dinlemek konuşmak değil, karşıdakini anlamakdır. 
  • Anne ve baba hayatını sadece o çocuğun üstüne odaklamamalıdır. Bir taraftan çocuğuyla uğraşırken bir taraftan da hayatını sürdürmelidir. Bu şekilde anne ve baba kendilerini ve diğer çocuklarını koruyabilir. Bu şekilde yol aldıklarından uzun süreli olarak madde kullanan çocukla uğraşabilirler. Yoksa diğer türlü hemen yorulurlar ve yarı yolda kalırlar. Tabi bir de madde kullanan çocuk üstündeki ilgiyi kaybetmemek için de madde kullanmaya devam edebilir. 
  • Madde kullanan çocuğu sürekli suçlamak ve kötü yanlarına odaklanmak bize başarıyı getirmez. Bu nedenle de bağımlı bireyin olumlu davranışları da görülmelidir. Kimi zamanlarda olumlu davranışları ödüllendirilmelidir. Hep kötü davranışlara konsantre olmak yerine iyi davranışlara da konsantre olunmalıdır.

Ergenlik Dönemi Bağımlılıkları Hakkındaki Makaleler