Kaygı korkuya benzeyen bir duygudur. Kişi kaygıyı sanki kötü bir haber alacakmış, bir felaket yaşayacakmış gibi sebebi belli olmayan bir endişe ve sıkıntı olarak algılar ve ifade eder. Çocuklukta kabus gördüğümüz zaman sanki gerçekten yaşıyormuş gibi hissettiğimiz için ani bir korkuyla sıçrayarak uyanırız. Sonra onun bir rüya olduğunu anladığımızda rahatlarız. Fakat kaygı kişinin uyanıkken yaşadığı, nedeni kişi tarafından açıklanamayan daha uzun süreli durumdur.
Kaygı kişinin yaşama standartlarını büyük ölçüde düşürmektedir. Kişi uzun süreli şekilde hayatında olumsuz olayların meydana geleceğine dair bir endişe içerisindedir. Bu endişe ile birlikte hayatında harekete geçme konusunda zorluklar yaşamaktadır. Kişi kaygının yarattığı yoğun endişe duygusu sebebiyle yaptığı işlere odaklanmakta zorluk çekmektedir. Sosyal ortamda ortaya çıkan kaygı belirtileri kişinin arkadaş edinmesinde ve ilişki kurmasında önüne r engel olarak çıkmaktadır.
Grup terapileri ile kişinin kaygı ile başa çıkabilme mekanizmalarını güçlendirmek hedeflenir. Diğer insanlarla olan iletişim ile de olumsuz, nedensiz ve korku dolu düşüncelerinin farkındalığı sağlanarak bu düşünceleri aşabilmesi için destek mekanizması olur. Kişinin endişesinin hayattaki işlevselliğinin önüne geçmemesi için motivasyon ortamı oluşturulur. Kaygı farklı hem psikolojik hem de fizyolojik rahatsızlıkların temelini oluşturabilmektedir. Bu sebeple grup terapileri gelecekteki olası rahatsızlıkları önlemede de önemlidir.