- Bağımlı ve ailesi arasındaki ilişkiler:
Anne-Baba ile ilişkiler:
Aile ilişkileri bireyin toplumsal yaşamının belirlenmesinde öncül bir rolü oynar. Ailenin çocuk yetiştirme tutumları, kişinin bağımlılık davranışını edinmesinde önemli bir etken olarak bulunmuştur. Bu tutumlara örnek olarak aile içinde bireye söz hakkı tanınmaması, tartışmanın ve gerginliğin olduğu ortamlarda büyümek ve aile içindeki ödüllendirmenin az olması gösterilebilir. Anne ve babanın tutumsuz davranışları da bireyin bağımlılık davranışını edinmesinde bir faktördür.
Ailelerin maddelere karşı olan tutumu da bağımlılık davranışının edinilmesinde diğer bir önemli husustur. Mesela anne ve babanın alkol ve çeşitli ilaçları kullanma alışkanlıkları yani sorunlarla karşılaştıklarında sorunları çözmede başa çıkma yolları alkol ve madde kullanımıyla bağlantılı olursa genç birey hayatında sorunlarla karşılaştığında anne ve babasının bu tutumları örnek alabilmektedir..
Çocuğun anne ve babasıyla ya da anne ve babanın kendi aralarında tartışmaların, çatışmaların olması madde kullanmaya başlamada önemli faktördür. Bu tartışmalar sürekli gergin bir ortam oluşturduğu için aile arasında ilişki bağları zayıflar ve aile bağlarının kuvvetli olmaması nedeniyle genç bağımlılık yaratacak maddelere yönelebilir.
Bir diğer etmen ise ailenin anne- babalık yapma biçimleridir. Çocuğun gelişiminde anne ve baba besleyici, destekleyici, denetleyici nitelik göstermelidir. Anne babalık yapma biçiminin niteliğine örnek olarak çocuktan kapasitesine uygun yapabileceği isteklerde bulunulması ve aile disiplin tutumu verilebilir.
Anne ve babanın ayrı yaşaması veya boşanması aile bütünlüğünü bozar ve ABD‘de yapılan araştırmalara göre eroin bağımlılarının %50’den fazlasının boşanmış ailelerden geldikleri bulunmuştur. Anne-Babanın birlikte yaşamadığı durumlarda da aile ilişkilerinin bozuk olduğu, anne ve babadan bir tanesinin yoğun bakım verdiği diğerinin ise mesafeli ve cezalandırıcı bir tutum da olduğu gözlemlenmiştir.
Madde kullanımı ile ilgili literatüre bakıldığında ailenin kişinin madde kullanmaya başlaması rolü üzerinde ağırlıklı olarak durulmaktadır ama aile içinde bağımlı bir kişinin varlığının diğer aile üyelerini nasıl etkilediği göz ardı edilmektedir. Aile bireylerinden birinin madde kullanımı tüm aileyi etkilemektedir ve diğer aile üyelerinde de çeşitli olumsuz ruhsal ve sosyal etkiler yarattığı unutulmamalıdır. Aile bireylerinden birinin madde kullanımı aile içinde ciddi sorunlar yaşanmasına neden olur. Evde sürekli olarak madde kullanımıyla ilgili bir tartışma hali olur. Ayrıca bireyin hırsızlık yapması gibi suça yönelik davranışların varlığı da ailenin toplumla ilişkisinin etkilenmesine ve dışlanmasına da neden olur.
Uyuşturucu madde gibi yasal olmayan bir maddenin kullanımı, toplumun uyuşturucu madde kullanımına karşı olumsuz tutumları nedeniyle bu kişilerin kendilerinin ve ailelerinin sosyal çevrelerinden uzaklaşmasına neden olur.
Ayrıca bağımlı bireyin birçok işlevini yerine getirememesi, madde için para bulma zorunluluğu, yaşamını ailesinin ekonomik desteği ya da yasadışı yollarla sürdürmeye çalışması ve tedaviye yönelik masrafların karşılanması aile içinde ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı aileler birçok psikolojik, sosyal ve ekonomik sorunlar yaşayabilmektedirler.
- Bağımlı birinin olduğu evde roller nasıldır ?
Bağımlık, bireyin maddeye karşı aşerme duyması, o maddeye ulaşma ile ilgili aşırı zaman kaybetme, maddeye ulaşamadığında onunla ilgili düşüncelerin olduğu ve sosyal yaşantının bozulduğu biyopsikososyal hastalıktır. Bağımlılık kişide duygu, düşünce ve davranış değişikliğine sebep olur. Şeker ve tansiyon hastalığı gibi iyileşmeyen bir hastalıktır ama düzelebilecek yapıda olan
kronik bir beyin hastalığıdır.
Bağımlılık hastalığı kişinin aile içinde rolünü etkilediği gibi diğer aile üyelerinin rollerini de etkilemektedir. Bunun için Aile de bazı roller diğer ailenin üyeleri tarafından üstlenilmiştir. Her rol bir üye tarafından alınmıştır ama Ailede birey sayısı az ise o zaman bazı üyeler birkaç rol birden üstlenmiştir. Bağımlı bireyin ailesinde farklı roller vardır, BUNLAR:
Baş yapıcı : Bu kişi genel olarak endişelidir ve bağımlı kişiyi korur. Her tartışmada barışı sağlamak için çalışır.Genellikle bu rolü eşler üstlenir.
Kahraman: Ailede başarılı olan üyedir. Titiz, düzenli ve katı bir yapıdadır. Çok fazla çalışır ve övgüler alan biridir. Genellikle suçluluk hissi duyarlar. Genellikle bu rolü en büyük çocuk üstlenir.
Şamar Oğlanı: Bu kişi İsyankar bir tutum içindedir. Genellikle dışlanır ve aşağılık duygusu içindedir. Genellikle bu rolü ikinci çocuk üstlenir.
Yitirilmiş çocuk: Bu kişi Sosyal izolasyon ve yalnızlık yaşamaktadır. Karşılıktan kaçmak istemektedir.
Maskot: Hareketli ve neşelidir. Korkudan kaçmak amacında olduğu için ailenin maskotu rolünü üstlenmektedir. Ailenin en küçüğüdür.
- Bağımlının ailesindeki kurallar:
Ailede kuralları ipleri elinde tutan kişi belirler. Bağımlının ailesinde kuralları belirleyen bağımlı kişidir. Kural koymada en güçlü kişi, ailenin en işlevsiz üyesi olur. Bu kurallar hiçbir zaman açıkça dile getirilmez. Ancak ailede herkes bunun farkındadır. Ailede bağımlı tarafından belirlenen kurallar şunlardır:
- Bağımlının madde kullanmasını ailede yaşanan en önemli olaydır. Ailenin diğer üyeleri bağımlının madde kullandığı zamanlar dışında yaşamlarını planlamak zorundadır.
- Bağımlı suçlanmaz, bağımlı bazı nedenlerden dolayı bağımlı olmuştur ve bu nedenle başka kişiler ya da olaylar suçlanmalıdır.
- Bağımlı maddeyi bırakmaktan korktuğu ve onsuz yaşamını sürdürmeyi göze alamadığı için tüm aile değişime karşı olmak zorundadır.
- Ailedeki bireyler yapıcı olmak zorundadır. Eğer bağımlı maddeyi bırakmayı düşünürse, tüm aile ona yardımcı olmalı ve elinden gelen her şeyi yapmalıdır. Bu nedenle de aile farkında olmadan bağımlının değişmesini engellemektedir. Aile bağımlıyı korumakta, sorumluluklarını almakta, onun için özürler bulmakta ve onun kurallarına uymaktadır. Bunu sevgi ve bağlılık adına yaparlar ama sonuçta bağımlının istediği durum devam etmektedir.
- Ailede kimse ailede neler olup bittiği hakkında birbirleriyle ve başkalarıyla konuşamaz. Bağımlı aile üyelerini korkutarak kendi bağımlılığının derecesini ve aileye olan etkilerinin duyulmasını engeller.
- Aile bireyleri hisleri hakkında konuşamaz ve kimse ne hissettiğini paylaşamaz. Bağımlı bireyin sadece kendisinin acı çektiği görüşü vardır. Başkalarının acılarını kaldıracak durumda değildir. Ailenin diğer üyelerinin duygularının söylemesi bir anlamda yasak durumundadır. Bu nedenle de aile içi iletişim bozulmuştur.
- Anne ve babalar neler yaşıyor?
Hiçbir anne-baba çocuğunun bağımlılık oluşturabilecek maddeleri kullanmasını istemez. Madde kullanımı ile birlikte aile zor anlar yaşamaya başlar. Çoğunlukla bu sorunu çevreleriyle paylaşamazlar. Çocuğunun madde kullandığını öğrenen aileler çoğunlukla aynı sorunları yaşamaya başlarlar.
Bu zorluklara örnek olarak şunları verebiliriz:
- Hayal kırıklığı:
Her anne- babanın çocuğunun geleceği hakkında bazı beklenti ve istekleri vardır. Çocuğunun madde kullandığını öğrendiği zaman anne ve baba ilk olarak hayal kırıklığı yaşar. Çocuğun madde kullanması, anne ve babanın hayallerinin yok olmasıdır. Aileye bu durumda hiçbir şeyin bitmediğinin ve değiştirilebilecek bir durum olduğunun hatırlatılması yapılmalıdır.
- Suçluluk:
Anne ve baba çocuğunun madde kullanmaya başlamasından dolayı kendilerini suçlayabilirler. Çocuğun madde kullanmasında kendi hataları olduğunu düşünürler. Bu suçlamaların hiçbiri üretken değildir ve anne-babanın çocuğunun sorununa yaklaşımını olumsuz etkiler.
- İnkar:
Bazı anne ve babalar genellikle çocuklarının madde kullandığını inkar ederler ve kullanmıyormuş gibi davranırlar. Ya da o fazla kullanmıyor ki gibi söylemlerde bulunarak uyuşturucu kullanımını hafife alırlar. Aslında bu noktada anne-baba çocuğunun uyuşturucu kullanmış olduğu gerçeğini görmek istememektedir. Ama gerçekler acı da olsa kabul edilmelidir ve soruna çözmeye yönelik adımlar atılmalıdır.
- Ümitsizlik :
Birçok anne-baba çocuğunun madde kullanmaya başladığını öğrendiğinde çeşitli yoları deneyerek çocuğuna maddeyi bıraktırmaya çalışırlar ama uygulanan yöntemlerden başarısız sonuçlar alınca ümitsizliğe kapılabilirler. Başarısız sonuçlardan sonra yeniden mücadeleye başlama fikri ebeveynlere zor gelebilir. Ebeveynler yaşadıkları ümitsizlik ve karamsarlık sonrasında çocuğunun takibini bırakırlar. Bir anlamda çocuklarını gözden çıkarmış olurlar ama çocuğa sürekli destek olmaları gerekmektedir. Farklı yöntem ve stratejilerin olduğu unutulmamalıdır ve yılmadan devam etmelidirler.
- Şaşkınlık, ne yapacağını bilememe durumu:
Anne ve babada bir zamandan sonra öyle bir şaşkınlık gelişir ki anne-babanın aklı bir anda durur. Hiçbir şey yapamaz duruma gelirler. Tepkileri, refleksleri yok olmuş gibi davranırlar ama bu durum doğaldır ve geçicidir. Önemli olan bu durumun farkına varmak ve yanlış adımlar atmamaya özen göstermektir.
- Öfke:
Çocuğunun madde kullandığını gözen bazı anne ve babalar fazlasıyla öfke hissederler. Bu öfke çocuğa yönelse bile, bazen çocuğun arkadaşlarına, eşine, yakınlarına ve hatta kurumlara bile yönelebilir. Kimi zaman bu öfke direkt kendine de yönelebilir. Çocuğa karşı öfke halinde olmak üretken bir yol değildir. Öfke sorunu çözmez.
- Utanç:
Genellikle aileler için çocuğun madde kullanması utanç verici bir olaydır. Aileler bu nedenle de bu durumu saklama eğilimi gösterirler. Bazen inkar bile edebilirler. Utanç duygusu giderek öfke duygusuna dönüşebilir. Bu utanç duyma hali sorunun çözümünde işe yaramamaktadır.
- Korku:
Anne ve babaların çocukları hakkında büyük korkuları vardır. Madde kullanmalarından, bir psikopat hale gelmelerine kadar ciddi korkular yaşarlar. Bazen abartı korkuları da olabilir. Korkular ailenin yapması gerekenleri engellediği için çözüm aşamasında bir yararı olmaz.
- Beklenti:
Anne ve babalar gerçekten büyük bir sıkıntı içindedir. Bu nedenle de bu sıkıntının biran önce giderilmesi için yardım aldıkları kişilerden hızlı ve sihirli çözümler beklerler. Bu gerçek dışı beklentinin olumsuz yönü, beklentilerin karşılanmadığında ümitsizlik ve öfke gibi işlevsiz duyguların ortaya çıkmasıdır.
- Çocuğa ya da gence yönelik bir yaşam sürdürmek:
Sağlıklı bir ailede hiçbir ailenin üyesi ilgi ve dikkat merkezi konumunda değildir. Ama bağımlı aileler de çocuk ya da genç ailenin dikkatinin odağıdır. Çocuk ya da gen. Bu durumda sürekli takip altındadır. Aile sürekli takip eder ve paranoid sayılabilecek senaryolar kurar.
- Bağımlılık olgusunda Anne-babanın yapması gerekenler:
Aile içinde madde kullanan bir bireyin olması aile sistemini bütünüyle olumsuz etkilemektedirler. Bütün aile yaşamını bağımlılık olgusu etrafında şekillendirmek zorunda kalmaktadır. Bağımlılıklardan uzak durmak için ailelere büyük bir görev düşmektedir.
Bu görevleri açıklamak gerekirse:
- Onun farklı olduğunu kabullenmeniz gerekmektedir. Evdeki diğer çocuklarınızdan farklı davranabilir, farklı tepkiler gösterebilir. Aile çevresinde böyle bir çocuk görmediğinden yakınır. Onun zaten farklı bir çocuk olduğu için madde kullanmaya başladığı unutulmamalıdır.
- Anne ve baba madde kullanan bir çocukları olduğunda duygularını kontrol etmek zorundadır. Hata aramak yerine, sorunun çocuklarıyla aralarındaki ilişkide olduğunu kabullenmelidirler.
- Anne ve baba Ümitsizliğe kapılmak yerine bu durumu çözmek için işlevsel yollar aramalıdır.
- Anne ve baba çocuğuna sınırlar koyabilmelidir. Bu çocuklara aileler sınır koymakta zorlanmaktadır. Aile yeni yöntemler deneyerek, çocuğun kurallara uymasını sağlamalıdır. Bu kuralların baskı şekilde uygulanmasını sağlamaktan çok ortak bir yol geliştirmeye çalışılmalıdır. Bunun için gerektiğinde profesyonellerden destek alınmalıdır.
- Çocuğun kendi sorumluluğunu alması sağlanmalıdır. Madde bağımlısı olanlarda sorumluluk alma ve sorumluluklarını yerine getirme becerisi düşüktür. Bu durumda sorumluluklar başkasına yüklenmeye çalışılır. Böylece tüm sorumlulukları başkası yerine getirir ve madde bağımlısı yaşamının sorumluluğunu almaz, madde kullanmaya devam eder. Kendi bedenlerinin sorumluluğunu da almadıkları için madde kullanımı kendine ne kadar zarar verirse versin madde kullanmaya devam ederler.
- Aileler beklentilerini düşürmelidir. Anne ve babanın ilk olarak amacı çocuğun zarar görmesinİ azaltmak olmalıdır. Çocuğunun bambaşka biri olmasını istemek bir hedef olamaz. Bunun içinde de ilk olarak onun farklı olduğu kabul edilmelidir.
- Anne ve baba bağımlılık olgusuyla başa çıkabilmek için yeni beceriler kazanmak zorundadır. Mesela çabuk öfkelenen bir yapıları varsa, öfkesini kontrol etmeyi öğrenmelidir. Çatışmaları yönetme konusunda da kendilerini geliştirmelidir. Bu durumda da gerektiğinde profesyonellerden destek almalıdırlar.
- Anne ve babaların uyguladıkları yöntemler başarısız olduğunda bunu kabullenmeli ve yeni stratejiler geliştirmelidir. Başarısız olan yöntemleri sürekli denemek sadece vakit kaybıdır. Bu yöntemler bir kenara bırakılmalı ve farklı yöntemlere başvurulmalıdır.
- Anne ve babalar ergenliğinde verdiği o isyankar yapıyı ve uyuşmazlığı yönetebilmelidir. Anne ve baba değişmeye başladıkça, ergen de değişmeye başlayacaktır.
- Anne ve baba çocuğuyla arasındaki iletişimin kapasitesini arttırmalıdır. Yapılan araştırmalarda ebeveynler çocuklarının madde kullandığını çok sonradan farketmektedir. Bu durum anne ve babanın çocuğuyla arasındaki iletişimin düşük olduğunu göstermektedir. İyi bir iletişim için iyi bir dinleyici olmamız gerekir. Dinlemek konuşmak değil, karşıdakini anlamakdır.
- Anne ve baba hayatını sadece o çocuğun üstüne odaklamamalıdır. Bir taraftan çocuğuyla uğraşırken bir taraftan da hayatını sürdürmelidir. Bu şekilde anne ve baba kendilerini ve diğer çocuklarını koruyabilir. Bu şekilde yol aldıklarından uzun süreli olarak madde kullanan çocukla uğraşabilirler. Yoksa diğer türlü hemen yorulurlar ve yarı yolda kalırlar. Tabi bir de madde kullanan çocuk üstündeki ilgiyi kaybetmemek için de madde kullanmaya devam edebilir.
- Madde kullanan çocuğu sürekli suçlamak ve kötü yanlarına odaklanmak bize başarıyı getirmez. Bu nedenle de bağımlı bireyin olumlu davranışları da görülmelidir. Kimi zamanlarda olumlu davranışları ödüllendirilmelidir. Hep kötü davranışlara konsantre olmak yerine iyi davranışlara da konsantre olunmalıdır.